Anime Heoye
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Anime Heoye

Türk Anime ve Japonya Fanları!
 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 Prison Break: The Conspiracy incelemesi

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Misafir
Misafir




Prison Break: The Conspiracy incelemesi Empty
MesajKonu: Prison Break: The Conspiracy incelemesi   Prison Break: The Conspiracy incelemesi Icon_minitimePtsi Haz. 21, 2010 12:18 am

DEMİR PARMAKLIKLAR ARDINDAKİ ZİNCİRLER KIRILDIĞINDA, ÖZGÜRLÜK İÇİN BENZERSİZ BİR İSYAN BAŞLAYACAK DEMEKTİR. İSYANI İSE EN SESSİZ, EN AKILLI VE EN KURNAZ OLANI KURGULAYACAK. ONUN PLANLARI İÇİNDE ŞÜPHESİZ BİR BAŞKA PLAN DAHA OLACAK. MICHAEL SCOFIELD, O BİR İSYAN ÇIKARACAK, AMA KİMSENİN BUNDAN HABERİ BİLE OLMAYACAK!

Amerikan yapımı dizilerin en çok ses getirenlerinden olan Lost ve Prison Break'ı seyretmemiş olsanızda bilmeyeneniz yoktur. Lost efsanesi son sezonu ile hala devam ederken, en az onun kadar adından söz ettirmeyi başaran Prison Break ise bildiğiniz gibi final'ini vermişti. Şahsen bu dizi o kadar sürükleyiciydi ki, özellikle ilk ve ikinci sezonunu DVD halinde başından kalkamadan saatlerce seyrettiğim olmuştur. Bir bölüm biterdi diğerine başlardım, saatler geçerdi, bazen alırdım yanıma cips kolamı, açardım Prison Break'imi ve keyif çatardım. Dizi ile öylesine özdeşlemiştim ki kendimi içinde hissederdim. Benim gibi bir çok hayran kitlesi kazanmış bir yapımdı. Kurgusu ve merak uyandırıcı olayları ile izleyiciyi kendine bağlamasını iyi biliyordu, senaristler ve yönetmen bu konuda başarılıydı. Siyasi bir cinayete adı karışan (karıştırılan) Lincoln Burrows'un Fox River hapisanesine girmesi ile, abisinin suçsuz olduğunu bilen Michael Scofield'ın, onu yapacağı planlarla kurtarmak üzere aynı hapisaneye girmesiyle başlamıştı bütün hikaye. Tüm gözler üzerinde, beladan uzak durmaya çalışan, ama belanın peşini asla bırakmadığı Scofield üstün zekası ile kuracağı tüm planlar, onları özgürlük için bir adım ileri taşıyacaktı her zaman. Bu heyecan dolu macera, kaliteli dizi yapımları arasında yerini almış ve köşesine çekilmişti. Ardından bu kaliteli yapımın isminden yararlanmak isteyen Zootfly firmasının geliştirdiği Prison Break: Conspiracy, geçtiğimiz haftalarda piyasaya sürüldü. Evet, dizi kaliteliydi, ama oyun dünyasına uyarlanışı acaba klasikleşmiş "film-oyunu" yakıştırmasından ileri gidemedi mi, yoksa adını kullandığı kalitenin hakkını verdi mi? Buyurun hep birlikte görelim.

MAHKUMLAR SIRAYA!

Prison Break: Conspiracy, diziye göre alternatif bir hikaye'yi konu alıyor. Aslında hikaye aynı, ama bu kez bakış açımız farklı. Hem farklı bir karakterin gözünden bakıyoruz, hemde Scofield'ın yakından takipçisi oluyoruz. Diziyi seyredenleriniz bilir, The Company olarak bilinen ve karanlık işler yürüten büyük bir şirket var. Oyunda bu şirketin bir elemanını kontrol ediyoruz. Görevimiz ise açık ve net, şirket, Tom Paxton adındaki ana karakterimizi Scofield'ın neden kendi isteğiyle suç işleyip Fox River'a girdiğini araştırmakla görevlendiriyor. Scofield'ın planlarını öğrenmeye çalışıyor ve şirkete rapor ediyoruz. Bunu yaparken bir çok görevde sizleri bekliyor. Diziden tanıdığınız hemen hemen tüm karakterlerle karşılaşılaşacaksınız. Bazılarından görev alırken bazılarıyla hasım olacaksınız. Peki Tom Paxton bu görevi nasıl yürütüyor diye sorarsanız, tıpkı Scofield'ın yaptığı gibi, şirket tarafından görevlendirildikten sonra emir üzerine isteklice hapisaneye giriyor. Oyunda bu sahnelerle başlıyor, Fox River'a giden aracın içerisinde tüm mahkumlarla beraber hapse doğru yol alıyor Paxton. Kısa kısa eğitimlerle ilerleyen başlangıcın ardından parmaklıklar arındaki yerinizi alıyorsunuz.

Kontrolü tam olarak elinize aldığınızda çok basit tasarlandığını fark edeceksiniz. Basitlik derken, kontrol mekaniğine özenilmemiş karakteri kontrol etmesi kolay ama bu kontrol mekanizmasına göre gereğinden fazla yakın duran bir kamera açısı var. TPS olarak bakıyorsunuz, karakterin omuzları üzerinden göründüğünü söyleyebilirim. Ama Resident Evil 5'de olduğu gibi değil, biraz daha uzak ve daha ortalı. Bana kalırsa kontrollere göre bu kamera gereğinden fazla yakın. Çok düz bir açıyla bakıyorsunuz. Konsolda oynayanlar için etrafı kollamak gerektiğinde ara sıra bayabilir. Etrafı çoğu zaman kollamanız gerekiyor çünkü oyunun büyük bir kısmı gizlilik içerisinde devam ediyor. Tam olarak Stealth - Action diyemem, zira taktik ve gizlilik türü oyunlarda bulunan "adamın arkasına yavaşça git ve hakla" gibi yetenekleriniz yok. Sadece olabildiğince sessiz giderek, gereken yerlerde hiç fark edilmeden görevleri tamamlamaya çalışıyorsunuz. Ara sıra aksiyonda yaşıyorsunuz, bunlar silahlı çatışma tarzında değilde, mahkumlarla kavga etme şeklinde oluyor genellikle. Mesela oyunun başlarında meşhur sapık-katil (suçlarını saysam bitmez) T-Bag ile bir dövüş sahnesi oluyor. (Spoiler mi verdim ne?) Tabii bu küçük kavga hikaye'yi etkileyen ya da derin mevzular içeren sebeplerden çıkmıyor. Aksiyon hareketleri ile ilgili eğitimden geçerken iki tokat çekiyorsunuz o kadar. Bu tür yetenekler yumruk ve korumalardan oluşuyor. Dövüş yeteneklerinizi ise güçlendirebiliyorsunuz, bu isteğinize bağlı birşey. Hapisane bahçesinde bulunan kum torbaları ve vücut geliştirme aletleri var. Bunları kullanarak "Fighting Skill" lerinizi geliştirebiliyorsunuz. Böylece daha güçlü darbelerle düşmanlarınızı daha kolay yere seriyorsunuz. Dövüş teknikleri çizgisel bir döngüde devam ediyor, hep aynı hareketleri yapıyorsunuz farklı aksiyon hareketleri yok. Ama aksiyon sahnelerine farklılık getiren mini oyunlar mevcut. Bazı görevlerde size gıcık giden suçlular üzerinize bıçakla ya da başka türlü saldırabiliyor. Böyle zamanlarda savunmalarınızı tuş kombinasyonları ile yapıyorsunuz. Biraz daha hazır halde gelen sahneler olduğu için bunlar daha eğlenceli, aynı zamanda bu mini game'leri tehlike anında da kullanıyorsunuz. Örneğin havalandırma boşluğunda gizlice ilerlerken, üzerine bastığınız cürük bir bölge tam göçecekken ekranda beliren doğru tuşa basarsanız yakalanmaktan kurtuluyorsunuz.

Oyunun geneli ise gizlilik olduğundan bu alana daha fazla yoğunlaşacaksınız. Gizlilik öğelerinden biraz bahsetmiştim, fazla derinlemesine değil yüzeysel bir oynanışı var. Ortamın durumundan yararlanıyorsunuz, adamları gizlice öldürmüyor ya da bayıltmıyorsunuz. Bunun yerine sessiz sedasız ilerliyorsunuz. Duvarlara yaslanıp, duvardan duvara hızlı geçiş yapabilir, borulara ve merdivenlere tırmanabilir, havalandırma boşluklarına çıkabilir ve yine demir borulara asılarak yürüyebilirsiniz. Yani ortamla etkileşim söz konusu, bu şekilde görevleri tamamlıyorsunuz. Gizli gitmeniz gerektiğinde tek tehlike görevliler ya da gardiyanlar olmuyor. Güvenlik kameralarıylada başınız derde girebiliyor, onları alt etmenin kolay yolu ise kamera başka yöne döndüğünde tam altına giderek, gerekli tuşa bastığınızda kısa süreliğine etkisiz hale getirebiliyorsunuz. İlerlemeye devam ederken yakalanma ihtimaliniz olduğunda ise, eğer elemanın görebileceği bir açıda duruyorsanız ekranın üst kısmında kırmızı renkli bir gösterge çıkıyor. Aynı göstergeden 3 tane çıktığında fark edilmenize ramak kalmış demektir, büyük ihtimallede yakalanırsınız. 1 ve 2 tane çıktığında ise orta derecelerdir, yakalanmadan tekrar saklanabilirsiniz. Dış mekanlarda ilerlerken büyük araçların altınada saklanabiliyorsunuz. Gideceğiniz yerleri ise mini map üzerindeki sarı renkli X işareti belirtiyor. Ayrıca güvenlik kameraları ve görevlilerin hangi yöne baktıkları ile nerede durduklarınıda mini map üzerinden dikizleyebiliyorsunuz. Paxton'ın görevi her ne kadar Scofield'ın planlarını araştırıp rapor etmek olsada başka elemanların isteklerinide yerine getirmek zorunda kalıyorsunuz. Diziden tanıdığımız C-Note ve John Abruzzi'de sizden bazı isteklerde bulunan elemanlar arasında. Oyunun görev sistemini bu tarz döngüler oluşturuyor, birinden bir menfaatiniz olacaksa eğer onun şartlarını kabul etmeniz gerekiyor. Size örnek olarak bir görevi anlatayım. Kilitli kapıları açabilmek için maymuncuk'a ihtiyacınız var, bunu size ancak Abruzzi temin edebilir. Onunla görüşüyor ve maymuncuk istiyorsunuz, fakat onunda sizden bir isteği oluyor. İstediği şeyi yapıp ona verdiğinizde o da karşılık olarak size istediğinizi veriyor. Yaptığınız her görev hikayeyi bir adım öteye taşıyor. Görevleri ise oyunun o anki geçtiği yere göre, bazen mahkumların kaldığı hücrelerden, bazen de hapisane bahçesine çıktığınızda belli başlı kişilerden alıyorsunuz. Hapisane tasarımı dizideki ile aynı olmuş, dizinin ilk sezonunda bol bol gördüğümüz Fox River hapisanesi oyunda da hemen hemen aynı şekilde hazırlanmış. Onun haricinde görev yaptığınız iç bölgeler ise hayal ürünü.

EY GİDİ PRİSON BREAK! (THE CONSPIRACY)

Bu oyunun en sevdeğim tarafı, dizide gördüğümüz karakterlerin gerçek hallerine uygun modellenmiş olması ve dizideki soundtrack'leri kullanıyor olması. Oyunu oynarken, bir Prison Break oyunu oynadığımı hiç hissetmiyorum, hatta bazen unutuyorum. Sanki başka bir oyunmuş gibi, Prison Break ile alakası yokmuş gibi. Ama bunu ara ara değiştirebilen, beni Prison Break atmosferine azda olsa götüren tek şey karakterler ve dizide kullanılan müzikler oluyor. Özellikle de hem karaktler hemde müzikler aynı anda görülürse işte o zaman Prison Break atmosferinin oyuna göre tavan yaptığı andır. Ama ne yazık ki kısa sürüyor ve tekrar o hantal, monotonlaşmaya başlayan oyuna dönüş yapıyorum. Bu oyunu oynarsanız ya da oynadıysanız, dizininde eski takipçilerindenseniz sizde aynı şeyleri hissedebilirsiniz. Oyundaki görselikte zayıf, kirli grafikleri var, ne gölgeler ne ışık oyunları ne de dinamikler tatmin edici düzeyde değil. Animasyonlar ise oyunun en zayıf ve özentisiz tarafı. Karakterler ise çok donuk bakıyor, yüz ifadeleri her zaman aynı, acıyı ya da korkuyu anlatan kaş hareketleri bile neredeyse yok. Yapay zeka adına da hiç birşey beklemeyin, özellikle gizlilik yaparken görevliler tam bir moron. Yönleri dik açıyla size dönük olmadığı süre yakalanma olanağınız pek yok. Açılarını iyi kontrol edip doğru zamanı bekleyerek hareket ettiğinizde oyun çok kolaylaşıyor. Dövüş sahnelerinde de mesafeyi biraz açık bırakırsanız havayı döven robot oluyorlar. Mekanik olarak diğer oyunlara pek benzemiyor, bana kalırsa kendine özgü bir oynayış yaratılmaya çalışılmış ama kontrol sisteminin tek düzeliği ve animasyonların dandikliği ile birleşince hiç güzel olmamış. Gizlilik - macera şeklinde bir birleşim söz konusu, bu oyunu en güzeli Prison Break ile özdeşleştirmeden oynamak. Dizi müzikleri ve karakterleri ile buluştuğunuz yerlerde ise Prison Break atmosferine kendinizi bırakarak o anın kısa süreli zevkini çıkarabilirsiniz. Ha bu demek değil ki bu oyunu mutlaka alın öyle ya da böyle oynayın. Bana kalırsa paranız cebinize kalsın, tercihinizi başka oyunlardan yana kullanın belki daha mutlu olursunuz. Ama diyorsanız ki ben bu oyunu merak ediyorum, dizininde fanıydım, hem şu sıralar oynayacak bir oyunda yok, hah işte o zaman denemekte yarar var. Sadece pek bir beklenti içine girmeyin, mümkün olduğunca beklentisiz ve soğuk bir şekilde alın oyunu. Belki o zaman hayal kırıklığı yerine bir parça eğlence verebilir.


Genel: 6.9

Grafik/Ses: 7.0

Atmosfer/Oynanabilirlik: 6.9

Artılar: Dizi karaktlerlerinin güzel modellenmiş olması, orijinal Prison Break müzikleri ile zaman zaman o atmosferi yaşatması.

Eskiler: Kötü grafikler ve animasyonlar, yapay zeka, gizlilik öğelerinin yüzeysel ve basit dizaynı.
(Alıntıdır Eser sahibi:cold_winter)
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Misafir
Misafir




Prison Break: The Conspiracy incelemesi Empty
MesajKonu: Geri: Prison Break: The Conspiracy incelemesi   Prison Break: The Conspiracy incelemesi Icon_minitimePtsi Haz. 21, 2010 3:12 pm

paylaşım için teşekkürler..
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Prison Break: The Conspiracy incelemesi
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Point Break

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Anime Heoye :: Bilgisayar & İletişim :: Oyun Download :: Konsol Oyunları-
Buraya geçin: