Red Dead Redemption İncelemesi

Vahşi Batı’ya ilk adım

Oyunun BD’sini dayanamayıp hemen PS3’e takıyorum ve oyunun çok ufak boyutlu bir yüklemesinin ardından klasik Rockstar Games girişinin hemen sonrası ana menüye ulaşıyorum. Menü dizaynı oldukça sade ancak oyuna yaraşır bir şekilde yapılmış. Menü’de; “ Online Multiplayer “, “ Downloadable Content “ ve “ Single Player “ yazan 3 sekme bulunuyor ve bizde oyuna hemen başlamak için Single Player sekmesine tıklayıp beklerken karşımıza bir yükleme ekranı çıkıyor. Yükleme ekranının dizaynına ufak bir göz atacak olursak, kırmızı tonun ön plana çıktığını, yüklendiğini gösteren barın silahın mermi doldurulan yer olarak hazırlandığını görebiliriz.

Yüklemenin ardından hemen bir ara video geliyor ve oyunumuzun ana karakteri John Marston’ı bir gemiden yanında adamlarla inerken görüyoruz. Ara video boyunca, oyunu ilk taktığımızda gelmesini beklediğimiz “ Rockstar Games Presents “ yazıları yani giriş kısmını görmemiz mümkün.

Ara video bitiminin ardından kontrol bize geçiyor ve karakterimizin üzerinde hâkimiyet kurmaya başlıyoruz. GTA IV’ten alışa geldiğimiz küçük harita, Red Dead Redemption’da da geleneği bozmayarak sol alt tarafta yerini alıyor. Harita üzerinde bir görevimizin olduğunu fark edip, hemen mekâna doğru yol almaya başlıyoruz. - Harita demişken, küçük ama işlevi büyük olan mini harita üzerinde görevlerimiz, yan görevlerimiz, mekânlar, evimiz v.b yerleri görüp, harita üzerinden hareket etmemiz mümkün oluyor. - Mekâna giriş yaptığımızda yaşlı bir adamın yanına gidiyoruz ve o anda bir ara video ile yeniden karşılaşıyoruz. Yaşlı adam Bill isimli bir arkadaşımızdan söz ediyor ve atlarımıza atlayıp onun bulunduğu yere gitmeye başlıyoruz. Yere vardığımızda senaryoya ait ilk video başlıyor ve burada az sonra hiçte hoş olmayan bir sahne ile karşılaşıyoruz. Karakterimiz arkadaşını çağırıyor ve arkadaşımız 3 tane yandaşı ile bize silah çekiyor, John her ne kadar durdurmaya çalışsa da arkadaşının kazığını yiyerek vuruluyor. Hareketsiz bir biçimde yerde yatan John’ı, 2 yardım sever zat bulup oradan alıyorlar.

Birden kendimizi sargılar içinde bir kulübe içerisinde buluyoruz ve kapıdan sarışın bir bayan bize nasıl hissettiğimizi soruyor. John ayağa kalkıyor ve tanışma faslı bittikten sonra bayanın adının Bonnie olduğunu öğreniyoruz. Ana hikâyemiz bu şekilde başlıyor, anlayacağınız üzere bir dost kazığı yiyerek yaralanıyoruz ve iyileşerek kendimizi eskisinden daha güçlü yapmak, intikamımızı almak için dostlarımızın çabalarıyla uğraşıyoruz.

Yaralarımı sardım, şimdi intikam vakti!

Oyunumuzun ana hikâyesini de anlattığımıza göre, yapısında bulundurduğu onlarca nimeti, yeni-güzel özellikleri anlatmaya geçebiliriz.

Red Dead Redemption; Yapımcısı Rockstar Games’in vaat ettiklerini ve fazlasını oyuncuların önüne süren bir yapım olmuş, bunu oyunun her karesinde görmek mümkün. Vahşi batının vahşetini ilk hissetmemizi sağlayan, oyun ön incelemesinde de değindiğim gibi avlanacak onlarca çeşit vahşi hayvanın karşımıza çıkması. Atımıza atlayıp, kasabayı dolaşırken karşımıza kokarcadan tutun, ceylan, vahşi atlar, geyik, tavşan ve kuşlar gibi birçok tür canlı çıkıyor. Vahşi batının ortamına uygun olarak ta, bu hayvanları öldürüp ardından derilerini yüzüyor ve etlerini alarak itemlerimizin arasında saklayabiliyoruz. – Dilersek bu topladıklarımızı para kazanma adına satabiliyoruz. - Atımıza atladık demişken, oyunda en büyük destekçilerimizden biride at ve at arabaları. Harita oldukça büyük olduğundan, uzak yerlere ulaşımda atımızı ya da at arabalarını kullanabiliyoruz. Yazının başlarında belirttiğim mini haritamızın kendi küçük işlevi büyük. Şöyle ki; Kasabada dolaşırken haritamızda beliren mavi ikonla, yardıma ihtiyacı olan bir kişinin olduğunu anlıyoruz. Dilerseniz gidip o kişiyi hayduttan kurtarıp dürüstlüğünüzü ve ününüzü arttırıp para kazanabilir, dilerseniz hiç ilgilenmeden oradan geçip gidebilirsiniz. Bir şeyi de araya eklemek istiyorum; Eğer kurtarma opsiyonunu seçerseniz haydudu iple bağlayıp yakalamak ya da direk öldürmeyi seçebilirsiniz. Seçim sizlere kalmış. – Öldürdüğünüz kişilerin cesetlerini araştırarak ta ekstra cephane ve para toplayabilirsiniz. –

Görevler konusunda da bizleri hayal kırıklılığına uğratmayan oyunumuz, görev bakımından da zengin bir konuma getirilmiş. Ana hikâyenin görevlerinden sıkıldığımız anda devreye yan görevler ve etrafta yapabileceğimiz çeşitli aktiviteler giriyor. Yan görevlerimizde halktan yardıma ihtiyacı olanlara gidip yardım ediyoruz. Örneğin; Bir bayan oğlunun kaçırıldığını söylüyor ve bizden yardım istiyor. Oğlunu bulup getirirsek hem para kazanabiliyor hem de güvenirliliğimizi arttırabiliyoruz. Yaptığımız çoğu şeyden para kazandığımız için, oyunda para sıkıntısı çekmeyeceğimizi söyleyebilirim. Yan görevlere ek olarak; Kasabanın şerifinin köpeği ile gece oluşabilecek tehlikelere karşı etrafta dolaşabiliyor, “ Wanted “ posterlerindeki görevleri alabiliyor ve at eğiticiliği yapabiliyoruz. Köpeğimiz havlayıp koşmaya başladığında, haritada kırmızı bir ikon beliriyor ve terslik olduğunu anlayıp olaya müdahale edebiliyoruz. At, inek hırsızı, kavga edenler ve çeşitli olayla karşılaşabiliyoruz. (Sırf suç işleyenlerin halk olmadığını söylemekte fayda var. Halktan birini öldürürsek ya da bir hırsızlık yaparsak etraftaki insanlar şerife haber veriyor ve bizimde bir Wanted level’ımız hatta üzerimize konulan bir ödül oluyor. Wanted arenasından çıktığımızda bir süre sonra Wanted barı kayboluyor ancak ödülümüz hala sağ üst köşede gözüküyor. Telegraph Storelara gidip ücret karşılığında yukarıda beliren ödülü kaldırabiliyoruz. ) Eğer öldürmeden suçluları yakalarsak ödülümüzün de daha dolu olduğunu söylemekte fayda var. Wanted posterlerinde kasabada suç işlemiş ancak yakalanamamış suçluları yakalayıp, şerife teslim ediyoruz. Eğer suçluyu öldürmeden, bağlayıp şerife teslim edersek bir de trophymiz beraberinde geliyor bunun yanı sıra ödülümüz dolu oluyor ve yeni silahlar kazanabiliyoruz. At eğitimciliği ise kasabalardaki at çiftliklerinde ya da doğada dolaşırken gördüğümüz atlarla oluyor. Atları halatımızla yakalayıp, hemen biniyoruz ancak o bu kadar da kolay değil çünkü atlar bize alışmadıklarından bizi üzerinden atmaya çalışıyorlar. Bu sırada kontrol bizde oluyor ve Left stick ile atın üzerinde dengede durmaya çalışıyoruz. Dengede duramazsak at bizi haliyle üzerinden atıyor ve kaçmaya başlıyor ancak durabilirsek bir süre sonra alışıyor, böylelikle sahibi biz oluyoruz. Görevlerin stresinden sıkıldığımızda birçok yan aktivitenin de beraberinde geldiğini yukarıda belirtmiştim. Bunlara örnek olarak at nalı oyunu, poker ve keşfedebileceğiniz diğer aktiviteleri örnek verebiliriz. At nalı oyunu, bana göre dönemi en iyi yansıtan öğelerden biri olmuş. Oyunda, at nalını en uzağa fırlatan galip geliyor ve oyuna başlamadan girdiğimiz iddia’yı da kazanarak paramıza para katma imkânı buluyoruz. Pokerde ise klasik olarak poker oynamaktan başka yaptığımız ekstra bir şey yok. Şunu da eklemek istiyorum; " Dead Eye " nişan sistemi oyuna katılan yeni ama kullanışlı özelliklerin arasında. Nişan konumundayken R3 ile aktifleştirdiğiniz Dead Eye, karşınızdaki düşmanları alt etmenizi daha da kolaylaştırıyor. Dead Eye aktifken düşmanı pes ettirebileceğiniz noktalar X ile işaretleniyor ve sizde ateş edip karşınızdakini durdurabiliyorsunuz.

Oyun ile ilgili anlatacaklarımız tabii ki bunlarla sınırlı değil, oyunda keşfedebileceğimiz daha çok unsur var ve ben de bunları sizlere bırakırken, grafik ve seslere ufak bir değiniş harekâtı içerisine girmek istiyorum. Bildiğiniz gibi GTA IV’te kullanılan Euphoria grafik motorunun geliştirilmiş hali, Red Dead Redemption’da kullanıldı ve haliyle grafikler gerçekten çok kaliteli oldu. Hava karardığında, gökyüzüne baktığınızda gökteki ayrıntıların unutulmaması hoş olmuş, bunun yanı sıra oyun içerisinde sabahın ilk saatlerinde doğan güneşin içinizi ısıtan ışığını gördüğünüzde grafiklerin hakkının verildiğini bir kez daha anlayabilirsiniz. Sesler ise gayet yerinde olmuş; Silahların kendine özgü sesleri, atların sesleri, yere bastığımızda çıkan taşın toprağın sesinin unutulmaması oyuna katılan artılar arasında yerini almakta.

Vahşi Batının Online Deneyimi

Next-gen ile birlikte daha çok rövaş yapan multiplayer modu artık her oyunda olduğu gibi Red Dead Redemption’da da eğlenceli özellikleriyle karşımıza çıkıyor. Single Player modu bitince oyunun tadına doyamayan oyuncular için hazırlanan multiplayer, epeyce bir süre oyuncuları oyalayacağa benziyor. Menü’den giriş yaptığımız Multiplayer’da ilk olarak 16 kişiye kadar destek veren “ Free Roam “ a giriş yapıyoruz. Burada bize verilen görevleri yerine getirirken hem XP hem para kazanırken level’ımızı ilerletme şansını buluyoruz. Eğer oyun içerisinde iyi dereceler elde edersek, oyunun sonunda bizim için silah, karakter gibi ekstra şeyler açılıyor. Bunun yanı sıra multiplayer modumuzda kendi karakterimizi de kendimiz dizayn etme hakkına sahibiz. Unutmadan söylemek istiyorum; Single Player’da ki en büyük yardımcımız olan atları multiplayer’da görecek miyiz diye soran oyuncularımız için sevimli bir haberimiz var. Multiplayer’da ulaşımda kullanabileceğimiz atlar yanında kişisel bir eşeğimizin bulunduğunu da belirtmek isterim.

Outlaws to the End!

Bir inceleme yazımızın daha sonuna gelmiş bulunmaktayız. Yazımızı toparlarken sizlere tavsiyelerde bulunmak istiyorum; Red Dead Redemption, Rockstar Games adının hakkını veren bir yapım olmuş, bunu yazımızın başlarında da belirttiğim gibi şimdi de belirtiyorum. Gerek grafikleri, gerek sesleri ve gerek eğlencesiyle dört dörtlük bir yapım olan Red Dead Redemption, single player modunun ardından gelecek vaat eden multiplayer’ı ile de oyuncularını bekliyor. Klasik yapımlardan sıkılan ve daha değişik tarzlara yönelmek, vahşi batının vahşetini damarlarında hissetmek ve eğlenmek isteyenler için bire bir olan yapımı her konsol sahibinin oynaması gerektiğini düşünürken, Rockstar Games’e bu yapım için sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum…

Değerlendirme:

Grafik: 9/10

Ses: 9/10

Eğlence: 9,5/10

Genel: 9,5
(Alıntıdır Eser sahibi:crazy_rb)

paylaşım için teşekkürler..